27 Mayıs 2013 Pazartesi

RİSK DEĞERLENDİRMESİ NEDEN, NİÇİN, NASIL VE KİMLER TARAFINDAN YAPILIR

6331 Sayılı Kanun ile pek çok iş yerinin aklının ucundan geçmediği ve bilgi sahibi olmadığı iş yerlerinde sağlık ve güvenlik konusu gündeme gelmeye başlamış, önümüzdeki en az 10 yılın en önemli konularının başında yerini almıştır. Bu alanda pek çok uzman, bilgilendirme çalışmaları yapmakta kanunu yorumlamaktadır. 6331 sayı ile hayatımıza giren bir konu yani Risk değerlendirmesi alanında bende elimin erdiği dilimin döndüğünce bilgilerimi paylaşmaya çalışacağım.
6331 sayılı kanun ile büyüklüğü ve tehlike sınıfı ne olursa olsun, bütün işverenlerin risk değerlendirmesi yapması gerekmektedir.  Risk değerlendirmesi iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik iş yerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin tespit edilmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikeden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi, gerekli önlemin alınması ve gerekli planlamaların yapılması için gerçekleştirilen çalışmalar bütünüdür. İşletmeler açısından pek çok yararları vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz,
-          İş kazalarının %98 ve meslek hastalıklarının %100 önlenebileceği için işletmelerin sağlık giderleri azalacak,
-          Yine iş kazalarının %98 ve meslek hastalıklarının %100 önlenebileceği için İş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan tazminat giderleri azalacak,
-          Güvenli çalışma ortamında verimlilik artacak,
-          Üretimde kalite yükselecek,
-          İşletmeler güven ve prestij kazanacak,
-          Pazar payı yükselecek,
-          İşletme ekonomik yönden güçlü hale gelecek,
-          Çalışanların aktif katılımı ile motivasyonu artacaktır.
6331 Sayılı Kanun ile işverenler iş sağlığı ve güvenliği açısından tehdit oluşturan risklerle mücadele edeceklerdir. Bunu da risklerden kaçınarak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz edip, risklerle kaynağında mücadele ederek, işi kişinin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışabileceği şekilde tasarlayarak veya gerekli ekipmanı, çalışma şekli, üretim metotları gibi önlemleri alarak yapabilir. Risk değerlendirmesi işverenin bu önlemleri alması için bir rehber görevi görür. Bu nedenledir ki risk değerlendirmesi son derece önemlidir, Gözden kaçan en ufak bir tehlike veya hata çok ciddi sonuçlarla karşımıza çıkabilir.
Risk değerlendirme sürecinde işyerindeki tüm tehlikeler belirlenmeli, Riskler analiz edilmeli, risklerin kontrolü için alınacak önlemler seçilmelidir. Burada genellikle tehlike ve risk kavramı birbiri ile karıştırılabiliyor. Konunun anlaşılması açısından kısaca tehlike işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar verme potansiyelidir. Örneklemek gerekirse işyerlerinde elektrik bir tehlikedir. Risk tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka Zaralı sonuçlar meydana gelme ihtimalidir, bunu da şöyle örnekleyelim elektrik çarpması sonucu yaralanma veya ölme ihtimali bir risktir.
Risk yönetiminin ana unsurları İşyerinde ortaya çıkabilecek tehlike kaynaklarının belirlenmesi, Bu tehlikelerden doğabilecek risklerin belirlenmesi, bu risklerin işletme açısından etkilerinin belirlenmesi, bu risklerin önlenmesi veya kabul edilebilir düzeye indirilmesi için eylem planının belirlenmesi ve bu çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin, işletmelerin genel yönetiminde ve ileriye yönelik planlarında kullanılmasıdır.

En çok karıştırılan konulardan birisi risk değerlendirmesini kimler yapabilir?
6331 Sayılı Kanun 10. Maddesinde “İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür” der. Burada işveren ne şartlarla risk değerlendirmesi yapabilir o konuya açıklık getirmek gerekirse risk değerlendirmesini İş Güvenliği Uzmanları yapabilir. İş Güvenliği Uzmanı olabilmek içinde Mühendis, Mimar, Teknik Öğretmen, Üniversitelerin Fizik veya Kimya bölümü mezunu olmaları ve İş Güvenliği Uzmanlığı eğitimi alıp yapılan sınav sonucu 70 puanı geçerek İş Güvenliği Uzmanı Sertifikasına sahip olmaları gerekir. Şayet işveren İş Güvenliği Uzmanı şartlarını sağlıyorsa işyerinin risk değerlendirmesini yapabilir ancak İş Güvenliği Uzmanı değilse, işyerinde iş güvenliği uzmanı da yoksa dışarıdan hizmet satın alarak yaptırabilir. 
Risk değerlendirmesinin nasıl ve niçin yapıldığı açıklandığına göre peki yaptırmazsak ne olur?
Risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işveren hakkında 3000 TL idari para cezası uygulanır. Eğer takip eden aylar içerisinde risk değerlendirmesi yapılmazsa her bir ay için 4.500 TL idari para cezası uygulanır.
6331 Sayılı kanun ile iş sağlığı ve güvenliği konusunun önemi kavranmaya çalışılırken, iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren tüm konularda da, aynı risk değerlendirmesinde olduğu gibi ciddi para cezaları getirilmiştir. Böylelikle iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçmek hedeflenmiştir.
Yürürlüğe giren kanunla birlikte, ilk etapta işverenlere ekstra bir yük getirdiği düşünülse de, aslında uzun vade de gerek maddi gerek manevi anlamda fayda sağlayacağı bir gerçektir. Pek çok işveren iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle ödedikleri tazminatlar sonucu maddi anlamda ciddi sıkıntılar yaşamış veya iş yeri faaliyetlerine devam edemez duruma gelmişlerdir. Bu gün ufak bir önlemle çözümlenebilecekken gözden kaçan veya alınmayan bir önlem yüzünden gerçekleşen ölümlü bir kazada ödenecek minimum 300.000TL tazminatın yanında yaşanacak vicdan azabının boyutu çok büyüktür.

Unutmayalım önlemek ödemekten hem daha ucuz hem daha insanidir.

Saygılarımla, 


Fatma ULUSOY
Bilgisayar Mühendisi

İş Güvenliği Uzmanı

 Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlemlere başvurulacaktır.

APARTMAN, BİNA VE SİTELERDE NEDEN, NASIL, NE ZAMAN RİSK ANALİZİ

     Son zamanlarda sıkça karşıma gelen bir konuya değinmenin kararını vererek bilgisayarımın karşısına geçtim.

     Soru “ben ……. Apartmanının yöneticisiyim televizyonda bir haberde “Risk analizi yaptırılması Zorunlu” diyordu risk analizini yaptırmalı mıyım? Yaptırmam zorunlu mu? Ne zamana kadar yaptırmalıyım, kime yaptırabilirim.” Gibisinde daha da eklenebilecek konuları içeriyor.

     Risk analizi 4857 sayılı kanunda da yer almasına karşın ülkemizde İş sağlığı ve İş Güvenliği alanındaki ilk resmi kanunu olarak hayatımıza bomba gibi düşen 6331 Sayılı İş sağlığı ve Güvenliği kanununda önemi vurgulanarak zorunluluk haline getirilmiştir.

     Zorunluluk haline getirilmiş derken bu kelimenin açılması taraftarıyım, çünkü bir takım art niyetli arkadaşlarımız kelime oyunları yaparak halkı yanlış bilgilendirmekte ve gerek olmayan yerlerde de risk analizi zorunlu gibi düşündürülerek yanlış bir intibaha neden olunmaktadır.  6331 sayılı kanun adı üstünde iş sağlığı ve iş güvenliği alanlarını kapsamakta. Yani kısaca Sigortalı çalışanı olan her yeri kapsamaktadır. Burada çalışan sayısı önemli olmamaktadır; ister bir çalışanı olsun ister bin çalışanı olsun tüm iş yerlerini kapsamaktadır. Risk analizi yaptırma zorunluluğu 30.12.2012 tarihi itibari ile yürürlüğe girmiş olup o tarihten itibaren yaptırılması zorunludur ve bu zorunluluk apartmandan, bakkala, büyük sanayi şirketlerinden devlet kurumlarına kadar her alanda en az bir çalışanı olan tüm iş yerlerini kapsamaktadır.Buradaki kilit kelime sigortalı çalışanı olması gerekliliğidir. 

     Ancak ülkemizde birçok yerde tam zamanlı ya da kısmi zamanlı sigortalı çalışanı olmayan apartman, bina, site tarzı yerler mevcut olup buralarda risk analizi yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak birçok binada yapılan bir hata olarak şu noktaya değinmek gerekir ki sigortasız olarak çalıştırılan, günlük çöplerimizi toplayan, haftalık temizliğimizi yapan bina görevlilerimiz varsa onarın yasal olarak ya tam zamanlı ya da kısmi zamanlı (örn: Günlük yarım saatten 6 gün çalıştıkları düşünülürse haftalık 3 saat üzerinden) sigortalarının yapılması hem yasal bir hem de insani zorunluluktur.


     Bir çalışanın yaşadığı bir kaza sonucu tazminat hakkının yasal olarak doğması için bir gün dahi çalışmış olması yeterlidir. Sigortasız olarak çalıştırılan bir personelin iş sırasında meydana gelebilecek bir kaza sonucunda açılabilecek bir tazminat davasında sigortasız personel çalıştırdığı tespit edilen apartman, bina ve ya sitelerin ödemek zorunda kalacakları maddi ve manevi tazminat bedellerinin yanında bunun manevi boyutu da göz önüne alındığında ödenmesi gereken sigorta bedeli çok daha az bir meblağ tutmaktadır. İster tam zamanlı ister kısmi zamanlı olsun tüm çalışan personelin sigortalı çalıştırılması yasal olarak bir zorunluluktur. 

Unutmayalım ödemek önlemekten hem daha ucuz hem daha insanidir.

Saygılarımla

Fatma ULUSOY
Bilgisayar Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı


 Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlemlere başvurulacaktır.